Hikmet Temel Akarsu’nun Yeni Kitabı
“Dekadans Geceleri”
Ekin Aksu
ekina3@hotmail.com
Dekadans Geceleri
Hikmet Temel Akarsu
Öykü – 200 Sayfa
Varlık Yayınları
Kayıp Kuşak, Istanbul Dörtlüsü, Ölümsüz Antikite gibi roman serileriyle duyarlı bir okur kitlesi edinen ve düşünen kişinin ruhunda yankılar yaratmayı başarabilen ender yazarlardan Hikmet Temel Akarsu’nun Babalar ve Kızları ardından kaleme aldığı ikinci öykü kitabı Dekadans Geceleri, Varlık Yayınları’ndan çıktı.
Sıkı takip edenlerinin iyi bileceği gibi Akarsu okuyucusunu hırpalamaktan çekinmeyen bir yazardır... Hayatın gerçeklerini bütün çıplaklığıyla okurun yüzüne çarpar. Küreselleştikçe süslenen ve birer yılbaşı dekorasyonu gibi hepimize satılmaya çalışılan dünyanın makyajı altında nasıl bir gidişatta olduğunu, bu sürecin insanlıktan ne tür değerleri alıp götürdüğünü betimlerken okuru bir duvardan diğerine vurmakta tereddüt etmez. Bu durumun değişik kültürler ve ülkemizdeki yansımalarını anlatırken; kalemi, kişiyi bir çırpıda buhrana soktuğu gibi diğer bir hareketinde dudaklara tebessüm konduracak esneklikte hareket eder... Akarsu’nun yazın hayatı boyunca bellediği bu uslübu yeni öykü kitabı Dekadans Geceleri’nde de biz meraklı okurlarını hayal kırıklığına uğratmamakta.
Kitapta yer alan öyküler büyük oranda yaşanmışlıklardan damıtılmış. Her Akarsu yapıtında olduğu gibi Dekadans Geceleri’nde de gerçekliğin nerede bittiğini kurgunun nerede başladığını kestirmek olanaksız. Fakat eserin ilk satırlarından itibaren hemen kestirilebilen bambaşka bir husus her Akarsu eserinde olduğu gibi bütün omurgasıyla yerli yerinde durmakta: biz okurlarını girdabına çeken derin bir melankoli, sarsılmaz bir inatla sürdürülen muhalif duruş ve ölümcül bir yadsıyıcılık taşıyan aykırı ruh hali.
Dekadans Geceleri üç bölümden oluşuyor. Eseri oluşturan üç bölüm de apayrı birer duygusal izlekten geçip bu sözünü ettiğimiz ruh hallerini yansıtmaya yönelmekte. Kitabın adını paylaşan ilk bölümde; vahşi kapitalizm dünyayı yavaş yavaş ele geçirirken, bunu duyumsayan kesimlerin hayal kırıklığı, geçmiş özlemi ve gelen yeni dünya koşullarındaki yabancılaşma hallerini anlatan öyküler göze çarpıyor. Bekareti kirletilen masumiyet derecesinde güzel mekanlar, yüreği buruk insanlar, para hırsını ve bayağılığı kabullenmeyenler ve benzeri türden Akarsu karakterleri... Hepsi de birer duygusal ağıt olup okurda derin etki bırakmakta.
İkinci bölümde ise Akarsu, Aleladelik Çağı adlı romanından beri esaslı bir biçimde okuruna sunmadığı mizah duygusu ile karşımızda. Üç uzun parçaya bölünmüş olan ve Bozkır Uygarlığına Seyahat adını taşıyan bu bölüm sıfır, yani “Zero” yılında vizyona giren kuşağa yani “Z Kuşağına” adanmış. “Z Kuşağını” bir yanıyla eleştiren, bir yanıyla yücelten “Bozkır Uygarlığına Seyahat” ironik anlatımı ile okura eğlenceli dakikalar sunduğu gibi kıssadan hisseleriyle sözkonusu kuşağın temel sorunsallarını de anlatıyor. Gençlik çevrelerindeki dekadan yaşam tarzına eleştirel bir bakış olarak da değerlendirilebilecek bu uzun öykü, marjinal çevre gençlik davranışlarını yer yer absürd, argo ve ironik bir anlatımla betimliyor; hicvediyor ama asla karşısına almıyor; sonuçta olumluyor; sempatisini hissettiriyor.
Üçüncü Bölüm Yitirilmiş Hulyalar ise, kırık kalplerin, sönmüş hayallerin, savrulmuş gelecek düşlerinin, yitirilen doğal, kentsel ve kültürel değerlerin hüzünlü bir dökümü. Bu bölümde Akarsu en saf çocuk öykülerine yaraşır bir naiflikte final yapmakta ve okura iç dünyasından bir parça verirken yaşamın geldiği yeni halleri sorgulamakta. Bu bölümde yazarı en duygusal ve yalın haliyle bulabilmek mümkün. Öyle ki; kitabın son öyküsü olan Harman Yeri Adaleti, yazarın çocukken başından geçen bir olaydan esinlenilerek kaleme alınmış ve bu uzun öyküde Akarsu bize nasıl yazar olmaya karar verdiğini anlatıyor. Hikmet Temel Akarsu’yu burada tüm samimiyetiyle yazar olmaya karar verdiği yolun en başında görüyoruz. Harman Yeri Adaleti, içli, çocuksu ve naif anlatımıyla kitabın en çok ilgi çeken öykülerinden.
Romanlarının ardından öykülerinde de başarılı bir edebi düzey tutturan ve içten anlatımından taviz vermeyen Hikmet Temel Akarsu’nun Dekadans Geceleri adlı öykü kitabı; dönem gereği içinde bulunduğumuz çıkmazları ve kentsel buhranları analiz etmekten kaçınmayan, derin düşünsel sorunlarla hesaplaşmayı seven okurun kaçırmaması gereken bir eser.
Dekadans Geceleri (Arka Kapak)
(Varlık Yayınları)
Romancı, öykücü, hiciv ve oyun yazarı Hikmet Temel Akarsu, edebiyatın derin sularında seyreden okurların yakından tanıdığı bir isim. İstanbul Dörtlüsü, Kayıp Kuşak, Ölümsüz Antikite gibi roman serileri ile edebiyatın marjinal alanlarında iz bırakan yapıtlar ortaya koydu. Sadece romanları değil, hiciv yazıları, öyküleri, oyunları, eleştirileri ve denemeleri de edebiyat çevrelerinde ilgi derledi.
İkinci öykü kitabı Dekadans Geceleri ile Hikmet Temel Akarsu, yaşadığımız kaotik zamanların marjinal yaşam alanlarından edinilmiş duyarlılıklardan yola çıkarak evrensel karşı duruşla duygudaş noktalara ulaşıyor. Dekadans Geceleri, ucunda ışık gözükmeyen bir tünelde yol alan, çığırından çıkmış insanlığın, içinde bulunduğu felaketler treninin her kompartımanından apayrı bir hikaye anlatıyor bize. Hikmet Temel Akarsu’nun eserlerinde hep gördüğümüz ruhsal derinlik, karanlık melankoli, santimantal anlatım, kırılgan iç dünyalar Dekadans Geceleri’ne de damgasını vuruyor.
Dekadans Geceleri dünyaca yaşamakta olduğumuz çöküntüler dönemini uçlarda yaşayan insanların arasından betimleyen bir yaşamsal izdüşüm adeta... Geleceğin edebiyatında yüce duygularla yadedileceği kesin olan bir muhalif feryat ya da...
The New Story Book by Hikmet Temel Akarsu
“Decadence Nights”
Ekin Aksu
Istanbul, February 2008
ekina3@hotmail.com
Decadence Nights
Hikmet Temel Akarsu
Story – 200 Pages
Varlık Publishing
Hikmet Temel Akarsu, who has gained a loyal and sensitive reader audience with his novel series; Kayıp Kuşak (Lost Generation), İstanbul Dörtlüsü (İstanbul Quartet), Ölümsüz Antikite (The Immortal Antiquity) is back again with his second story book after Babalar ve Kızları (Fathers and Daughters), Dekadans Geceleri (Decadence Nights) printed by Varlık Publishing.
As hardcore followers of his works may know , Akarsu is an author who is not afraid to treat his readers roughly… Without mercy, he slaps the readers in the face with facts of life. He shows no hesitation when he starts kicking you around, explaining the state the world is in, under all that make-up, being sold to each and everyone of us like christmas presents. He speaks of the values that this globalizing world is taking away from humanity, from us. As he writes the reflection of this phenomenon in different cultures and in our country, his pen moves swiftly; making you feel depressed in one moment and joyous in the next… The writing style Akarsu uses in all his works doesn’t disappoint us, his curious fans in Decadence Nights either.
The stories in the book mostly seem to be distilled from real life experiences. As in all Akarsu works, it’s impossible to determine where reality ends and where fiction starts in Decadence Nights. From the very first lines of the book we see Akarsu’s usual story backbone; a deep melancholy that pulls the reader in like a whirlpool, a spirit in denial and a solid opposing and daring stance against it all.
Decadence Nights consist of three parts. All three have within them different spiritual observations and all serve to express these different spiritual states that the characters of the stories are in.
The first part which carries the same name with the book itself focuses on the years when wild capitalism is slowly consuming everything, the disillusion of people who are aware of it all and who are longing for the good old days as they struggle through the alienation that this trend brings. Pure and unspoiled places whose virginities are taken away, infinitely sad people, ones who don’t accept the lust for money and similar Akarsu characters... All of them become elegies and affect the reader deeply.
The second part shows Akarsu like we haven’t seen in a long time, since his novel Aleladelik Çağı (Age of the Ordinary); humorous and hilarious. Three pieces of continious stories called Bozkır Uygarlığına Seyahat (Journey to the Civilization of Steppes) is dedicated to the “Z Generation”. With ironic story telling, Akarsu both criticizes and glorifies the Z Generation as he observes their main issues and problematics, while keeping the reader amused and tied to the story. While criticising this generation in a funny way Akarsu never puts himself against the characters in the story and sympathizes with them.
The last part; Yitirilmiş Hulyalar (Lost Dreams) is a sad documentation of broken hearts, foregone dreams of future and urban and cultural values that are lost. Akarsu’s final is as pure as a children’s story. As he shows the reader a piece of his innerself, he questions what life in this world has become. He also hints at himself becoming a writer with the last story of the book in which the reader might think Akarsu is a character of. In this story we see Hikmet Temel Akarsu at the beginning of the road that will lead him to be writer. With a most earnest and childly naive way, Harman Yeri Adaleti (Harvest Place Justice) is one of the most intriguing stories of Decadence Nights.
After writing numerous wonderful novels, Hikmet Temel Akarsu doesn’t compromise in his earnest story telling style in his story book Decadence Nights as well. This story book is a “must have” for the reader who likes dealing with mentally challenging problems and who doesn’t shy from analyzing the dead-ends and urban depresssions that humanity is in.
Decadence Nights
Back Cover (Varlık Publishing)
Novelist, story, play and satire writer Hikmet Temel Akarsu is reknowned among the deep water dweller readers of literature. His novel series; Kayıp Kuşak (Lost Generation), İstanbul Dörtlüsü (İstanbul Quartet), Ölümsüz Antikite (The Immortal Antiquity) have all left their marks in marginal literature. Not only his novels, but also his satitres, plays, critics, essays and stories are well known among literature enthusiasts.
His second story book; Decadence Nights reaches a universal opposing stance from sensitivities gathered from marginal lifestyles in these chaotic times. Decadence Nights tells different stories from every compartment of the train that carries humanity thorough a dark tunnel where no light is to be seen at the end. The deep spirituality, dark melancholy, sentimental story telling and fragile inner worlds that we are used to seing in Hikmet Temel Akarsu’s works mark Decadence Nights.
Decadence Nights is a vital reflection of the age of depression that the world is going through told through the ones that are living this phenomenon in extremes... Or an opposing cry to be remembered with respect in the literature of future...